BEN Mİ ÇOK ESMERİM SEN Mİ ÇOK SARIŞIN ?
Dumanlı bir kasım akşamı bulutlar havada salkım salkım
Günlerden çarşamba ya da perşembe saat yirmi otuz dolayları
Ay girdi penceremden içeri
saçları kirli sarı yok inceliğinde kaşları
Yıldızlar tek görgü tanığı
Dudaklarından pus gözleri bakır çalığı
Usulca haber verdi sanki kaçınılmaz olasılığı
Zehirli bir koku bıraktı
Dünya mı çok genişti
Yoksa mevsim mi çok dardı
Aslında ne sonu vardı bu işin ne de başı
Elbette farkındaydım ben bu yanlışın
Ah ah şu dondurucu soğu yok mu kışın
Ben mi çok esmerim sen mi çok sarışın
Allah’tan soğuğa dayanıklıyım
Ne çıkar uykusuz da kalırım
Heyecanım yorgunluğumu götürür
Böyle daha gecelerce dayanırım
Dışarıda dumanlı bir kasım akşamı
Ben, ben hiç yalnız bırakmadım ki yalnızlığımı
İçimde yaşadım bütün duygularımı
Yok,yok ; olmaz, olmaz bu kalp sesleri benim değil
mutlaka bir başkasının
Peki be Özcan Kılıç nereye kadar ki sonu bu kaçışın
Ben mi çok esmerim sen mi çok sarışın
Ben mi çok yanıldım dünya mı çok değişti
Ben mi çok esmerim sen mi çok sarışın
Ben mi çok yalnızım insanlar mı çok farklı
Ben mi çok esmerim sen mi çok sarışın
Bir sevda özlemidir muhakkak bu soğukta ısıtan gönlümü
Öyle uzun uzun laf etmeme gerek yok,
verirse kader verir artık bunun hükmünü
Bir yer gelir ne savunma iç güdüsü ne korku kalır
ne de yürek üzüntüsü
Sabah, öksüz bir çocuk gibi doğar doğmaz yüzüme
Ufuktaki bu sarılık aniden vurdu gözlerime
Habercisi miydi acaba yeni bir başlangıcın
Onca dosta onca düşmana karşın
Ben mi çok esmerim sen mi çok sarışın
Mutluluğu senle paylaşmayı çok isterim
Çatal çatal şimşek çakar dağları deviririm
Şüphesiz bir delilik yaparım
Bir şafak vakti el ele tutuşur yağmur altında köprüde dolaşırım
Alevlere malevlere girer mısra mısra kurşun dökerim
Gözlerini dinamit misali hep üstümde taşırım
Her cumartesi akşamı sözleşir kanlıca da yakamozları sayarım
Sonra...
Sonra mı...
Sonra ummadığım bir anda hakikatler çıka gelir işte
Yalanlar inanmak istediğim hayallerimi
Keşke seni görmeseydi, seni tanımasaydım derim
Darmadağın olur saçım başım bilirim
Ben oldum gene mağlubu bu savaşın
Çünkü...
Çünkü ben çok esmerim sen çok sarışın
Ben mi çok yoruldum dünya mı çok değişti ?
Ben mi çok esmerim sen mi çok sarışın
Ben mi çok yalnızım insanlar mı çok farklı
Ben mi çok esmerim sen mi çok sarışın..
3.ŞAHSIN ŞİİRİ
Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
Çöp gibi bir oğlan, ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Sessizce bir cigara yakardın
Parmaklarımın ucunu yakardın
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım
ATTİLA İLHAN....
BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.
Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
ATTİLA İLHAN....